SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRAS

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) 17 Ekim 2003 tarihinde Paris’te düzenlenen 32. Genel Konferansı’nda, Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ni kabul etmiştir. Türkiye 19 Ocak 2006 tarihli ve 5448 sayılı Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesinin Uygun Bulunduğuna Dair Kanunla bu sürece dâhil olmuş ve 27 Mart 2006 tarihinde resmen taraf olmuştur.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, 4848 Sayılı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanununun 13. maddesine göre Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü icracı birim olarak çalışmalarını sürdürmektedir.
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRAS
Somut Olmayan Kültürel Miras (SOKÜM) UNESCO tarafından; toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin, kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekânlar biçiminde tanımlanmaktadır.
Kuşaktan kuşağa aktarılan bu miras, toplulukların ve grupların çevreleriyle, doğayla ve tarihleriyle etkileşimlerine bağlı olarak, sürekli biçimde yeniden yaratılır ve bu onlara kimlik ve devamlılık duygusu verir; böylece kültürel çeşitliliğe ve insan yaratıcılığına duyulan saygıya katkıda bulunur.
Somut Olmayan Kültürel Miras Alanları
a) Somut olmayan kültürel mirasın aktarılmasında taşıyıcı işlevi gören dille birlikte sözlü gelenekler ve anlatımlar (destanlar, efsaneler, halk hikayeleri, atasözleri, masallar, fıkralar vb.),
b) Gösteri sanatları (karagöz, meddah, kukla, halk tiyatrosu vb.),
c) Toplumsal uygulamalar, ritüeller ve şölenler (nişan, düğün, doğum, nevruz, vb. kutlamalar),
d) Doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar (geleneksel yemekler, halk hekimliği, halk takvimi, halk meteorolojisi vb. ),
e) El sanatları geleneği (dokumacılık, nazar boncuğu, telkari, bakırcılık, halk mimarisi).
Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesinin Amaçları
• Somut olmayan kültürel mirası korumak;
• Somut olmayan kültürel mirasın taşıyıcısı konumundaki toplulukların, grupların ve bireylerin somut olmayan kültürel mirasına saygı göstermek;
• Somut olmayan kültürel mirasın önemi konusunda yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde duyarlılığı arttırmak ve karşılıklı değerbilirliği sağlamak;
• Uluslararası işbirliği ve yardımlaşmayı sağlamak.(ortak dosya)
“Koruma” terimi, somut olmayan kültürel mirasın yaşayabilirliğini güvence altına alma anlamına gelir.
Bu kavram;
• kimlik saptaması,
• belgeleme,
• araştırma,
• muhafaza,
•koruma,
•geliştirme,
•güçlendirme,
•örgünve yaygın eğitim yoluyla kuşaktan kuşağa aktarma,
•kültürel mirasın değişikyanlarının canlandırılması gibi yöntemleri içerir.
SOMUT OLMAYAN KÜLTÜRELMİRAS ENVANTER ÇALIŞMALARI
Ulusal DüzeydeSOKÜM’ün Korunması
Somut Olmayan KültürelMiras Türkiye Ulusal Envanteri
SomutOlmayan Kültürel Mirasın belirlenen alanlarında Türkiye Ulusal Envanterininoluşturulmasında şu temel ölçütler dikkate alınır:
•İnsanyaratıcılığının bir kanıtı olarak değeri,
•Kültürel ve toplumsal gelenekleriçerisindeki köklülüğü,
•Belirtilen topluluk ya da grubutemsil niteliği,
•Kaybolma riski.
SomutOlmayan Kültürel Miras Türkiye Ulusal Envanteri için İl Kültür ve TurizmMüdürlüklerinden gelen veriler, Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü tarafındandüzenlenen bölgesel toplantılarla Uzmanlar Komisyonu tarafındandeğerlendirilerek UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının “Temsili”ve “Acil Koruma Gerektiren” Listelerine’ne sunulacak dosyalarhazırlanmaktadır.
Uluslararası Düzeyde SOKÜM’ünKorunması
Somut Olmayan Kültürel Mirasçalışmaları uluslar arası düzeyde UNESCO listelerine dosya hazırlık çalışmalarışeklinde yürütülmektedir. Bu listeler İnsanlığın Somut Olmayan KültürelMirasının Temsili Listesi, İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının AcilKoruma Gerektiren Listesi ve Sözleşmeyi En İyi Yansıtan Program, Proje veFaaliyet’lerdir.
İnsanlığın Somut OlmayanKültürel Mirasının Temsili Listesi
Somut olmayan kültürel mirası dahagözle görülür kılmak, önemi konusunda bilinçlendirmeyi sağlamak ve kültürelçeşitliliğe saygı içinde diyalogu desteklemek için, Taraf Devletlerin teklifiüzerine, insanlığın somut olmayan kültürel mirasının temsili bir listesihazırlanır, bu liste güncellenir ve yayımlanır.
İnsanlığın Somut OlmayanKültürelMirasının Temsili Listesine dâhil edilen başyapıtlarımız:
● Meddahlık (2003)
● Mevlevi Sema Törenleri (2005)
-Meddahlık:Hikaye söyleme sanatı olarak tanımlanan meddahlık geleneğinin en önemli unsuruolan “meddah”, topluluk önünde çeşitli hikayeler anlatan ve taklit sanatıyaparak halkı eğlendiren sanatçı anlamına gelmektedir.
Mevlevi Sema Törenleri:Sema;Allah’a ulaşma yolunun derecelerini sembolize eden, içinde dinî öğe ve temalarbarındıran ve bu haliyle ayrıntılı kural ve niteliklere sahip bir tören olaraktanımlanmaktadır.
SemaTöreni, Mevlevilik kültürünün doğru olarak aktarılabileceği mekânlardagelenekten gelen Mevlevî Müziği eşliğinde icra edilir ve birbiriyle bütünlükiçinde farklı tasavvufî anlamlar ifade eden kısımlardan oluşur.
2009 Yılı İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesindeki Dosyalarımız
• Aşıklık
• Karagöz
• Nevruz (Azerbaycan, Hindistan, İran, Kırgızistan, Pakistan, Özbekistan ile ortak dosya)
- Aşıklık Geleneği: Âşıklık geleneği usta-çırak ilişkisi ile yıllara yayılarak öğrenilen Türkçenin inceliklerine hakim olmayı gerektiren bir sanattır. Anadolu âşıklık geleneğinde saz çalarak şiir okuyan, halk hikâyeleri anlatan gezgin şairlere “âşık” adı verilmiştir.
Karagöz:Türklerin, gölge tekniğinden yararlanarak kendi sanat ve estetik anlayışlarına göre geliştirip oynattıkları gölge oyununa Karagöz denilmektedir.
Karagöz, deve veya manda derisinden yapılan, “tasvir” adı verilen insan, hayvan veya eşya şekillerinin çubuklara takılıp arkadan verilen ışıkla beyaz perde üzerinde hareket ettirilmesi esasına dayanan gölge oyunudur. Karagöz oyununun baş tipleri “Karagöz ve Hacivat”tır.
- Nevruz (Azerbaycan, Hindistan, İran, Kırgızistan, Pakistan, Özbekistan ile ortak dosya): Farsça nev (yeni) ve ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen ve “yenigün” anlamını taşıyan Nevruz, Orta Asya’da yaşayan Türkler, Türkiye Türkleri ve İranlıların yılbaşı olarak da telakki ettikleri gündür. Gece ile gündüzün eşit olduğu miladi 22 Mart, Rumi 9 Mart tarihine rastlayan Nevruz, tabiatın kıştan kurtuluşunun bolluk ve berekete kavuşmanın simgesi olması yanında, toplumların yaşamlarındaki hareketliliklerin, başlangıçların ve dönüm noktalarının da ifade edildiği bir gün olma hüviyetini taşır.
2010 Yılı İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesi Dosyalarımız
• Geleneksel Sohbet Toplantıları
• Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali
• Alevi- Bektaşi Ritüeli, Semah
- Geleneksel Sohbet Toplantıları: Sayıları farklı yörelerde, farklı sembollerle oluşan erkek gruplarının yılın özellikle kış aylarında ve haftada bir gün olarak rutinleşen bir periyotta, belli kurallar çerçevesinde bir araya gelerek manevi akrabalıklar kurdukları sosyal dayanışma işlevli mevsimsel ve geleneksel toplantılardır.
- Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali: Kırkpınar Yağlı Güreşleri XIV. Yüzyılda Rumeli de doğmuş, günümüze kadar uzanmış 648 yıldır yapıla gelen dünyanın en eski festivallerinden birisidir. Vücutlarına yağ sürerek güreşen bu kişilere “pehlivan” denir. Pehlivan karakteri, Türkler için önemli bir kültürel kimlik unsurudur. Güreş ve şenlikler ‘Er Meydanı’ denilen alanlarda yapılır. Pehlivan, güreş ağası, cazgır, davul-zurnacı, yağcı, peşgirci gibi geleneksel giysili bir grup tarafından, bir dizi tören ve ritüellerle yürütülen bu etkinlik Türkiye’de büyük bir coşkuyla izlenir.
- Alevi-Bektaşi Ritüeli: Semah: Anadolu Alevilerince Cem’lerde icra edilen on iki hizmet içerisinde yer alan ve cemin asli unsurlarından sayılan semahlar, cem âşıkları olan “zakir”lerin çaldığı saz eşliğinde söylenen sözlere bağlı olarak, “semahçı” adı verilen hizmet sahipleri tarafından, müziğin ritmine uyularak yapılan mistik ve estetik vücut hareketleri olarak tanımlanırlar.
2011 Yılı İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesi Dosyamız
• Tören Keşkeği Geleneği
- Tören Keşkeği Geleneği: Keşkek ritüeli, geleneksel düğün törenleri başta olmak üzere, bayramlar, hayırlar, yağmur dualarında, ortak işgücü ve paylaşıma dayalı olarak, geleneğin belirlediği kurallar dâhilinde gerçekleştirilen bir yemek ritüelidir. Bu ritüelde, kadın ve erkek gruplarının toplu olarak iş paylaşımı ve katılımıyla, büyük kazanlarda ve açık ateşlerde, buğday ve etin birlikte pişirilmesiyle “keşkek” adı verilen bir yemek hazırlanıp, sunulur. Keşkek pişirilmeden önce buğdayın, pişirilme sırasında ise yemeğin ortak bir ritimle dövülmesi, ritüelin sembolik yönlerini oluşturur.
2012 Yılı İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesine Kaydedilmek Üzere Gönderilen Aday Dosyamız
2012 Yılı İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesine kaydedilmek üzere gönderilen Mesir Macunu Festivali Dosyası Kasım 2012’de yapılacak UNESCO 7. Hükümetler arası Komite Toplantısında değerlendirilerek karara bağlanacaktır.
• Mesir Macunu Festivali
-Mesir Macunu Festivali:Mesir Macunu Festivali, Manisa il merkezinde, 470 yıldan bu yana devam eden, çeşitli geleneksel uygulamaları içeren geniş katılımlı bir festivaldir. Türkiye genelinde bilinen ve benimsenen Festival, şifalı bir yiyecek olduğu kabul edilen mesir macununun paylaşılmasına ilişkin tarihsel bir öyküye dayanır.
Festival etkinlikleri mesir macununun dualanarak “karılması” ve pişirilmesiyle başlar. Şifa dilekleriyle dualanan macun, Sultan Camii minaresi ve kubbelerinden halka saçılır. Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen binlerce kişi, atılan macunları yere düşmeden havada yakalayabilmek için birbirleriyle yarışır.
UNESCO tarafından 2011 yılı Kasım ayında alınan karar uyarınca Taraf Devletler her yıl sadece bir tekli dosya sunabileceklerdir. Bu sebeplerle, 2012 yılı için Mesir Macunu Festivali dosyası UNESCO tarafından değerlendirilecektir.
Aşure, Türk Kahvesi, Ebru Sanatı, Nazar Boncuğu, Ahlat Taş İşçiliği, Sabantoy/Habantoy, Giresun İli/Çanakçı İlçesi’ndeki Islık Dili (Kuş Dili) adlı unsurlarımız UNESCO tarafından getirilen dosya sınırlaması nedeniyle gelecek dönemlerde değerlendirilmek üzere yedekte bekletilmektedir.