Göreme Milli Parkı ve Kapadokya
Göreme Milli Parkı
Nevşehir ile Avanos – Ürgüp ilçeleri arasında 40 km. alan kaplayan Göreme Milli Parkı her yıl ortalama bir milyon yerli yabancı turisti ağırlıyor. Çünkü içinde hem köklü bir tarihi, hem de muhteşem bir doğayı barındırıyor. Bir yandan asırlardır duruşunu hiç bozmayan ve canlı siluetler gibi görünen peribacaları, yürürken huzura büründüren vadiler, bir yandan peribacalarının içini mesken tutan medeniyetlerin hikayesini anlatan fresklerle dolu kiliseler… Göreme Milli Parkı içinde Göreme Açık Hava Müzesi, Zelve Ören Yeri, Ürgüp, Ortahisar ve Uçhisar yerleşimleriyle Çavuşin ve Avcılar’da bulunuyor.
göreme-milli-parkı-2
İçinde tüm dünyanın imrendiği bir tarihi zenginliği barındıran Göreme Milli Parkı böylesine ulusal bir değer olunca yapılaşmaya da devlet tarafından kesin sınırlamalar getirilmiş. Mevcut eserlerin korunabilmesi içinde bir takım yönetmelikler çıkarılmış. Milli park sınırları içindeki yüzlerce tarihi eserin ve mucize doğasının korunmasını da Kültür, Turizm, Orman ve Tarım Bakanlıkları üstlenmiş.
Kapadokya kültür turizminde çok önemli bir yeri olan Göreme’ye geldiğinizde ilk gezilmesi yerler olan kiliselerin mistik dünyasına Göreme Açık Hava Müzesi’nden giriyorsunuz. Hristiyanlığın merkezi olan bu alanda binlerce yıllık geçmişi olan Kızlar ve Erkekler Manastırı, Elmalı Kilise, Tokalı Kilise, Çarıklı Kilise, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise ve Azize Catherine, Azize Barbara, Aziz Basil Şapellerini göreceksiniz.
Göreme Açık Hava Müzesi’nin yakınından başlayıp Kermit Tepesi’ne kadar uzanan Zemi Vadisi’nde keyifli bir yürüyüş yaparken başka kiliselerde çıkacak karşınıza; asıl adı Aya Lonnes olan Saklı Kilise, Sarnıç Kilisesi, El Nazar ve Görkündere Kiliselerinin freksleri ile çıktığınız tarih yolculuğuna sadece bir virgül ekleyerek devam edeceksiniz. Göreme Milli Parkı’nın içindeki onlarca kilise bununla sınırlı değil. Aynalı Kilise, Durmuş Kadir Kilisesi, Yusuf Koç Kilisesi, Yamalı Kilise, Meryem Ana Kilisesi, Eğritaş Kilisesi de rotanıza dahil edeceğiniz diğer tarih hatıraları.
‘Günbatımının renklerine bulanmak istiyorum’ diyenler için Güvercinlik, Güllüdere, Bağlıdere, Kızılçukur, Meskendir vadilerinin vadettiği akşamları kaçırmamalarını öneriyoruz. Hem yürüyüş hem de tam güneşin yükselip indiği vakitlerde yaydığı atmosferle gözü olduğu kadar ruhu da besleyen bir etkisi var Göreme vadilerinin. ‘Gezmeden görmeden gelmeyin!’ diyoruz.
Göreme Milli Parkı Oluşumu
Göreme Vadisi ve Göreme Milli Parkı Orta Anadolu Bölgesi’nde Erciyes ile Hasan Dağı arasında kalan volkanik bölgede bulunmakta. Bu alanın oluşumu ise tam 60 milyon yıl öncesine dayanıyor. Volkanlar aktifken püskürttükleri lavlar Göreme Vadisi’nin zeminini oluşturmuş. Yağan yağmurlar, seller ve rüzgarların aşındırmasıyla ile de bölge nakış gibi coğrafyaya kavuşmuş.
Kapadokya bölgesinde yerleşim ise Kalkolitik dönemde başlamış. 4. Yüzyıldan başlayarak 13. Yüzyıla kadar manastır hayatıyla tarih yazan bölgede konik gövdeleriyle iğne oyası gibi dizilmiş peribacaları oyularak kiliselere, şapellere ve yaşam alanlarına dönüştürülmüş. Hristiyanlığın henüz kabul görmediği zamanlarda ilk Hristiyanlara vatan olan Kapadokya’da inanç özgürlüğü sağlayan da mağaraların ve peribacalarının bu saklayıcı, koruyucu meskenler olarak kullanılması olmuş. Çünkü Göreme Milli Parkı’nı oluşturan alan oldukça engebeli ve ana yollara uzak olduğundan inziva için çok uygunmuş.
Kapadokya’nın göz bebeklerinden Göreme Milli Parkı oluşumu platolardan, yüksek tepelerden, vadilerden ve vadilerin birbirinden ayırdığı yüksek düzlüklerden oluşuyor. Milli parkın coğrafyasının sunduğu görsel şölene bir de dinsel yapıda Bizans mimarisi eklenince Unesco’nun bile şapka çıkardığı bir yer olarak kültürel miraslar kapsamına alınmış.