MUSTAFA BUDAN
MUSTAFA BUDAN
Kültür Sanat Danışma Kurulu Üyesi
1956 yılında Elazığ’da doğdum. Tahsil hayatım Adana’da başlayıp Elazığ’da devam etti. 1968 yılında
ailece İstanbul’a taşındık ve eğitim hayatımın geri kalanına bu şehirde devam ettim. Ardından sırasıyla
Belediye Yarı Zamanlı Klasik Batı Müziği ve Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Temel Bilimler
Yüksekokulu’ndan mezun oldum.
Müzikal sesler ve çalgılarla tanışıklığım, 5-6 yaşlarımda kaval, flüt ve mandolin gibi enstrümanlar
çalmaya çalışmaya çalışarak başlamamla mümkün oldu ve ağabeyimin kendine aldığı bağlamaya
merak sarmamla farklı bir boyut kazandı. Adana Radyosu saz sanatçısı merhum Ali Limoncu’dan
alınmış ve eve getirilmiş o dut saz, hala hayatımın vazgeçilmez bir değeri olarak çalışma odamda ve
hayatımın en müstesna yerinde varlığını sürdürmektedir. Bağlama öğrenme ve icrasını geliştirme
yolculuğuma yalnız başladım. Yıllarca günde yaklaşık 6-10 saat çalışarak, dinlediğim ustaların icra
tekniklerini örnek alarak (Bu ustalar ;Talip Özkan-Bayram Aracı-Yılmaz İpek-Arif Sağ ve 43 yıllık kadim
dostum Orhan Gencebay idi ) çalışarak sürdürdüğüm bu geliştirme çabası, önce enstrümanımın
klavyesine, ardından akort ve tavır çeşitliliklerine hakim hale gelmeme vesile oldu. Müzik hayatımın
yolculuğu hala aynı disiplin ve ilkelerle sürmektedir. Profesyonel hayatım, 15-16 yaşlarımda düğün
salonlarında sahne alan türkücülere bağlamayla eşlik ederek başladı. 18-19 yaşlarımda gazinolarda o
yılların popüler türkücülerine şef bağlama (maestro) olarak eşlik ediyordum. Yıldız Yurtsever, Turan
Engin, Gülbin Kılıç, Mihrican Bahar, Ümit Tokcan, Şakir Öner Günhan, Nuri Sesigüzel, Ahmet Sezgin,
Hülya Süer, Belkıs Akkale ve Edip Akbayram gibi sanatçılar, o yıllarda aynı sahnede yer aldığım
isimlerden bazılarıdır.
1976 yılında, Maksim Gazinosu’nda bir gece sazımı pür dikkat dinleyen bir kişi, program sonrası sahne
müdürümüz vasıtasıyla beni yanına çağırdı ve benden en kısa zamanda bağlamamla birlikte kendisini
ziyaret etmemi istedi. Birkaç gün sonra yanına gittiğim kişi merhum Onat Kutlar idi. Kendisini
Sinematek Derneği’nde ziyaret etmiştim ve söz konusu dönemde Onat Kutlar, o kurumun başkanıydı.
Yanında Ruhi Su, Can Yücel ve Ömer Pekmez vardı. Kısa bir sohbetin ardından benden içimden gelen
herhangi bir eseri çalmamı istedi. Bu bağlama dinletisi yaklaşık 2 saat sürdü. Sonrasında Ruhi Su,
yanaklarımdan öpüp ellerimden tuttu ve bana nota bilip bilmediğimi sordu. Belediye
Konservatuvarında yarı zamanlı olarak Klasik Batı Müziği eğitimi aldığımı öğrenince memnuniyetini
dile getirdi. Aynı gün saat 16.00 sularında Onat Kutlar, kendisinden randevu almak üzere aradığı Atilla
Özdemiroğlu’nun davetiyle beni Beyoğlu’nda bulunan Şat Yapım stüdyosuna götürdü ve Atilla ağabey
ile tanıştırdı. Atilla ağabey de bağlamamı dinledikten sonra müzik eğitimime verdiğim önemi takdir
ettiğini ve nota bilgimin iyi düzeyde olduğunu ifade ederek profesyonel stüdyo müzisyenliğine
başlamamın uygun olacağını düşündüğünü söyledi. Bu hadise, profesyonel müzik yaşantımın
stüdyolarda devamının ilk adımını teşkil etmiş oldu.
Şat Yapım’da Atilla Özdemiroğlu’nun asistanı olarak bağlama aranjelerini yapıp icra etmek suretiyle
Esmeray, Kerem Güney, Zülfü Livaneli, Melike Demirağ, Sezen Aksu ve Edip Akbayram gibi
sanatçıların albümlerinde çalıştım. 1977 yılında Ruhi Su ve Onat Kutlar’ın girişimleri sonucu Yeni
Melek sinemasında cura, çöyür, bağlama ve divan sazlarımla yaptığım icraların ardından finalde
elektro bağlama kullanarak gerçekleştirdiğim ilk resitalimi verdim.
1977 yılında Antalya’da düzenlenen şarkı yarışmasında türkü formunda yaptığım Leyla ile Mecnun
adlı bestem birinci gelerek altın portakal ödülü aldı.
1978 yılında dönemin Kültür Bakanı rahmeti Ahmet Taner Kışlalı’nın girişimleri sonucu ilk kez demir
perde ülkelerinde Türk sanatçılarının konserler vereceği kafileyle birlikte ben Bağlamam ve sesimle
partnerim Gülseren Kurtaran ile birlikte önce SSCB de sonra Bulgaristan da bir dizi konser verdik.
Bulgaristan Russe kentinde konser öncesi tesadüfen tanışıp aşık olduğum ve aynı gün evlenme teklif
ettiğim Melekber adlı hanımefendi ile 1982 yılında evlendik. Çiğdem adında kızım ve Cem Yılmaz adlı
oğlumuz var.
1977-1981 yılları arasında bir yandan sahnede şef bağlama olarak çeşitli gazinolarda dönemin
sanatçılarına eşlik ediyor, bir yandan stüdyolarda Film ve reklam müzikleri besteliyor düzenlemelerini
ve icralarını yapıyor, bir yandan da Devlet Konservatuar eğitimimi, bir yandan yarı zamanlı batı
müziği nazariyatı eğitimimi, bir yandan da Feridun Darbaz’ın Galatasaray tüneldeki musiki cemiyetine
giderek klasik Türk musikisi nazariyatı eğitimimi sürdürüyordum. Bu yoğun tempo sonucu ancak 4-5
saat de uyuyabiliyor ama bu çabalarımın karşılığında aldığım çeşitli ödüllerle de müzik çevrelerinde
takdir ediliyor olmak beni mutlu ediyordu.
1982 yılında okullarımın bitmesiyle sahne çalışmalarımı bıraktım, artık çeşitli şirketlerin Müzik
Yönetmeni olarak sanatçıların albümlerini yapıyor yine çok yoğun bir tempoda çalışıyordum. Tabi o
yıllar Plak, Kaset ve sonrasında da CD tüketiminin halk tarafından çok talep gördüğü yıllardı.
Bu güne değin Halk müziği, Protest, Fantezi, Arabesk ve Türk sanat müziği diye adlandırılan tarzlarda
600 civarında sanatçıya albüm çalışması yaptım. Her albümde 10 eser olduğu kabul edilirse 6000
eseri ve çeşitli Enstürmanlara özel olarak yazılmış partisyonları da kattığımızda sanırım 30-40 bin
sayfa civarında notayı bizzat yazdığım söylenebilir.
Profesyonel müzik hayatımda 6 adet Enstürmantal, 6 adet Elektro ve Akustik bağlamalarımla kendi
çaldığım ve tüm besteleri bana ait olan biri LP (Long Play) biri de kaset olan özel çalışmalar da yaptım.
Bestelerimi şiirlerini serbest ve heceli yazan önemli şairlerimizden seçmiştim. İçlerinde en çok satan
albümü olan bestem ve yılın şarkısı olan bestem de vardı. Karadutum Çatal Karam-Yüreğime Ektim
Seni-Kekom-Vay Kurban –Bedava-Hoş geldin kadınım gibi.
Müzik teknolojisini takip eden ve kendini güncelleyen yapım gereği sanatçıların albüm çalışmalarını
beste ve film müziği çalışmalarımı evimdeki Home stüdyomda aranjelerimi yaparak ve Taksim
civarında ki firmamın özel profesyonel stüdyosunda da canlı kayıtları yaparak sürdürmekteyim.
Seslerin, notaların ve sazlarımın arasında geçirdiğim 45 yıla şükrediyor nefes aldıkça da devam
etmesini Rabbimden diliyorum.
ailece İstanbul’a taşındık ve eğitim hayatımın geri kalanına bu şehirde devam ettim. Ardından sırasıyla
Belediye Yarı Zamanlı Klasik Batı Müziği ve Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Temel Bilimler
Yüksekokulu’ndan mezun oldum.
Müzikal sesler ve çalgılarla tanışıklığım, 5-6 yaşlarımda kaval, flüt ve mandolin gibi enstrümanlar
çalmaya çalışmaya çalışarak başlamamla mümkün oldu ve ağabeyimin kendine aldığı bağlamaya
merak sarmamla farklı bir boyut kazandı. Adana Radyosu saz sanatçısı merhum Ali Limoncu’dan
alınmış ve eve getirilmiş o dut saz, hala hayatımın vazgeçilmez bir değeri olarak çalışma odamda ve
hayatımın en müstesna yerinde varlığını sürdürmektedir. Bağlama öğrenme ve icrasını geliştirme
yolculuğuma yalnız başladım. Yıllarca günde yaklaşık 6-10 saat çalışarak, dinlediğim ustaların icra
tekniklerini örnek alarak (Bu ustalar ;Talip Özkan-Bayram Aracı-Yılmaz İpek-Arif Sağ ve 43 yıllık kadim
dostum Orhan Gencebay idi ) çalışarak sürdürdüğüm bu geliştirme çabası, önce enstrümanımın
klavyesine, ardından akort ve tavır çeşitliliklerine hakim hale gelmeme vesile oldu. Müzik hayatımın
yolculuğu hala aynı disiplin ve ilkelerle sürmektedir. Profesyonel hayatım, 15-16 yaşlarımda düğün
salonlarında sahne alan türkücülere bağlamayla eşlik ederek başladı. 18-19 yaşlarımda gazinolarda o
yılların popüler türkücülerine şef bağlama (maestro) olarak eşlik ediyordum. Yıldız Yurtsever, Turan
Engin, Gülbin Kılıç, Mihrican Bahar, Ümit Tokcan, Şakir Öner Günhan, Nuri Sesigüzel, Ahmet Sezgin,
Hülya Süer, Belkıs Akkale ve Edip Akbayram gibi sanatçılar, o yıllarda aynı sahnede yer aldığım
isimlerden bazılarıdır.
1976 yılında, Maksim Gazinosu’nda bir gece sazımı pür dikkat dinleyen bir kişi, program sonrası sahne
müdürümüz vasıtasıyla beni yanına çağırdı ve benden en kısa zamanda bağlamamla birlikte kendisini
ziyaret etmemi istedi. Birkaç gün sonra yanına gittiğim kişi merhum Onat Kutlar idi. Kendisini
Sinematek Derneği’nde ziyaret etmiştim ve söz konusu dönemde Onat Kutlar, o kurumun başkanıydı.
Yanında Ruhi Su, Can Yücel ve Ömer Pekmez vardı. Kısa bir sohbetin ardından benden içimden gelen
herhangi bir eseri çalmamı istedi. Bu bağlama dinletisi yaklaşık 2 saat sürdü. Sonrasında Ruhi Su,
yanaklarımdan öpüp ellerimden tuttu ve bana nota bilip bilmediğimi sordu. Belediye
Konservatuvarında yarı zamanlı olarak Klasik Batı Müziği eğitimi aldığımı öğrenince memnuniyetini
dile getirdi. Aynı gün saat 16.00 sularında Onat Kutlar, kendisinden randevu almak üzere aradığı Atilla
Özdemiroğlu’nun davetiyle beni Beyoğlu’nda bulunan Şat Yapım stüdyosuna götürdü ve Atilla ağabey
ile tanıştırdı. Atilla ağabey de bağlamamı dinledikten sonra müzik eğitimime verdiğim önemi takdir
ettiğini ve nota bilgimin iyi düzeyde olduğunu ifade ederek profesyonel stüdyo müzisyenliğine
başlamamın uygun olacağını düşündüğünü söyledi. Bu hadise, profesyonel müzik yaşantımın
stüdyolarda devamının ilk adımını teşkil etmiş oldu.
Şat Yapım’da Atilla Özdemiroğlu’nun asistanı olarak bağlama aranjelerini yapıp icra etmek suretiyle
Esmeray, Kerem Güney, Zülfü Livaneli, Melike Demirağ, Sezen Aksu ve Edip Akbayram gibi
sanatçıların albümlerinde çalıştım. 1977 yılında Ruhi Su ve Onat Kutlar’ın girişimleri sonucu Yeni
Melek sinemasında cura, çöyür, bağlama ve divan sazlarımla yaptığım icraların ardından finalde
elektro bağlama kullanarak gerçekleştirdiğim ilk resitalimi verdim.
1977 yılında Antalya’da düzenlenen şarkı yarışmasında türkü formunda yaptığım Leyla ile Mecnun
adlı bestem birinci gelerek altın portakal ödülü aldı.
1978 yılında dönemin Kültür Bakanı rahmeti Ahmet Taner Kışlalı’nın girişimleri sonucu ilk kez demir
perde ülkelerinde Türk sanatçılarının konserler vereceği kafileyle birlikte ben Bağlamam ve sesimle
partnerim Gülseren Kurtaran ile birlikte önce SSCB de sonra Bulgaristan da bir dizi konser verdik.
Bulgaristan Russe kentinde konser öncesi tesadüfen tanışıp aşık olduğum ve aynı gün evlenme teklif
ettiğim Melekber adlı hanımefendi ile 1982 yılında evlendik. Çiğdem adında kızım ve Cem Yılmaz adlı
oğlumuz var.
1977-1981 yılları arasında bir yandan sahnede şef bağlama olarak çeşitli gazinolarda dönemin
sanatçılarına eşlik ediyor, bir yandan stüdyolarda Film ve reklam müzikleri besteliyor düzenlemelerini
ve icralarını yapıyor, bir yandan da Devlet Konservatuar eğitimimi, bir yandan yarı zamanlı batı
müziği nazariyatı eğitimimi, bir yandan da Feridun Darbaz’ın Galatasaray tüneldeki musiki cemiyetine
giderek klasik Türk musikisi nazariyatı eğitimimi sürdürüyordum. Bu yoğun tempo sonucu ancak 4-5
saat de uyuyabiliyor ama bu çabalarımın karşılığında aldığım çeşitli ödüllerle de müzik çevrelerinde
takdir ediliyor olmak beni mutlu ediyordu.
1982 yılında okullarımın bitmesiyle sahne çalışmalarımı bıraktım, artık çeşitli şirketlerin Müzik
Yönetmeni olarak sanatçıların albümlerini yapıyor yine çok yoğun bir tempoda çalışıyordum. Tabi o
yıllar Plak, Kaset ve sonrasında da CD tüketiminin halk tarafından çok talep gördüğü yıllardı.
Bu güne değin Halk müziği, Protest, Fantezi, Arabesk ve Türk sanat müziği diye adlandırılan tarzlarda
600 civarında sanatçıya albüm çalışması yaptım. Her albümde 10 eser olduğu kabul edilirse 6000
eseri ve çeşitli Enstürmanlara özel olarak yazılmış partisyonları da kattığımızda sanırım 30-40 bin
sayfa civarında notayı bizzat yazdığım söylenebilir.
Profesyonel müzik hayatımda 6 adet Enstürmantal, 6 adet Elektro ve Akustik bağlamalarımla kendi
çaldığım ve tüm besteleri bana ait olan biri LP (Long Play) biri de kaset olan özel çalışmalar da yaptım.
Bestelerimi şiirlerini serbest ve heceli yazan önemli şairlerimizden seçmiştim. İçlerinde en çok satan
albümü olan bestem ve yılın şarkısı olan bestem de vardı. Karadutum Çatal Karam-Yüreğime Ektim
Seni-Kekom-Vay Kurban –Bedava-Hoş geldin kadınım gibi.
Müzik teknolojisini takip eden ve kendini güncelleyen yapım gereği sanatçıların albüm çalışmalarını
beste ve film müziği çalışmalarımı evimdeki Home stüdyomda aranjelerimi yaparak ve Taksim
civarında ki firmamın özel profesyonel stüdyosunda da canlı kayıtları yaparak sürdürmekteyim.
Seslerin, notaların ve sazlarımın arasında geçirdiğim 45 yıla şükrediyor nefes aldıkça da devam
etmesini Rabbimden diliyorum.